DİYET etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
DİYET etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ağustos 2013 Cuma

HERKESİN DOĞRU PORSİYON ÖLÇÜSÜ KENDİSİNE ÖZELDİR


"Herkesin doğru porsiyon ölçüsü kendine özeldir "



Diyet yaparken dikkat etmemiz gerekenporsiyon ölçüsü

      Modern hayatın yaygınlaşması ile fast-food beslenme boyut değiştirdi. Artık, pizzaların boyutları daha çok büyüdü, hamburgerler ise daha da büyümekle kalmayıp, birçok sosla süslenip, büyük boy patates kızartması ile birleşerek albenisi yüksek menüler oluşturup, enerji bombaları haline geldiler. Geleneksel Türk fast-food’u olan lahmacun, simit, poğaça ve dürüm de miktar olarak öyle büyüdü ve birçok yiyecek çeşitleriyle birleşerek öyle cazip menüler oluşturdu ki dünya fast-food savaşlarında beslenme ortamımız hareketlendi. Fazla kilo almak kaçınılmaz bir durum haline geldi. Mega, ultramega menüler giderek yaygınlaştı. Sınırsız beslenme; açık büfe başlığı altında otellere, restoranlara, hafta sonu brunchları adı altında da tatil günlerimize baş köşeye yerleşti. Sonuç; porsiyonlar büyüdükçe büyüdü porsiyon kontrolü ise giderek zorlaştı.

      Olumsuz uyarıcıların ve çok kişilik porsiyon ölçülerinin artması dünyada ve ülkemizde beslenme alışkanlıklarının boyutlarını değiştirmek ile kalmadı aynı zamanda çocuk yaşlı dinlemeden bütün nüfusun obeziteyle tanışmasına sebep oldu. Obeziteyle tanışmamak için, bütün besinlerin kalori değerlerini bilecek kadar ayrıntıya girmeniz gerekmiyor. Korkmayın, ancak porsiyon ölçüleri ve sağlıklı beslenme dengesi konusunu öğrenip uygulamanız gerekiyor. 21. Yüzyılda modern dünyada sağlıklı olmak için modern beslenme bilimini öğrenmeli ve hayatımız içinde yaşamalıyız.  

Besinlerle aldığımız enerjiyi kontrol etmek için porsiyonlarımızın boyutlarını ve oranlarını kontrol etmek zorundayız. Porsiyon ölçüsü konusunda bilinçli davranmak, alınan fazla kalorilerin kesilmesine ve enerji alımının dengelenmesine olanak sağlıyor. Böylece sağlıklı beslenmek, fazla kilolarımızı sağlıklı vermek ve verdiğimiz fazla kilolarımızı hemencecik almamak olanaklı hale geliyor.  Beslenme tarzımızın sağlığımız üzerindeki etkileri de gün geçtikçe daha çok anlaşılıyor ve kabul ediliyor. Yeterli ölçüde beslenme ve dengeli öğünler oluşturma; gün be gün sağlıklı yaşamın mihenk taşlarını oluşturuyor. Sağlıklı ve mutlu yaşam sağlıklı beslenme paralelinde oluşuyor

Herkesin doğru porsiyon ölçüsü kendine özeldir.
      Porsiyon kontrolünü objektif olarak yapabilen ve porsiyon ölçüleri konusunda dengeli davranabilen kişi eğer besinlerde çeşitlilik de sağlayabiliyorsa; kilo yönetiminde başarılı olmakla kalmaz sağlıklı yaşamayı da elde edebilir.  

Yemek çeşidine göre bazı yiyeceklerin porsiyon ölçüsü torpilli olabilir.
Kendi metabolizmanıza ve besin çeşitlerine göre porsiyon ölçüsü yaratmalısınız. Buharda yağsız pişmiş sebzelerin, salataların porsiyonlarının büyük olması çok sağlıklı bir seçimdir. Ancak kalori yoğunluğu ve emilim hızı yüksek olan hamur işi yiyecekler (börekler, pastalar, tatlılar), yağ oranı yüksek kızartma ve kavurmalar, yağlı etler, gibi enerji değeri ve yükü yüksek olan yiyeceklerin porsiyonlarının olabildiğince küçük olması gerekir.

Et grubu olan protein ağırlıklı yiyecekler ise optimum seviyede tüketilmelidir. Eliniz büyüklüğünde bir balık veya tavuk olarak beyaz et veya bir avuç içiniz kadar kırmızı et sizin bir porsiyonda yemeniz gereken protein grubu yiyecek olarak yeterlidir. Sabah kahvaltısında elinizin 4 parmağı boyutunda peynir, ihtiyacınız olan sabah proteinini karşılar. Süt veya yoğurt grubu yiyeceklerden, 2 su bardağı süt veya yoğurt olarak dilediğiniz şekilde tüketebilirsiniz.

Porsiyon ölçüleri ne kadar ölçülü tutulur ve temel besin grupları enerji miktarına göre denge sağlanırsa sadece evde değil, ev dışında da günlük enerji alımını takip etmek o kadar kolay olur. Bu şekilde benzetmeler yapmak dışarıda doğru porsiyonlamayı sağlamakta yararlıdır.
      Sofradan tok kalkmak için gözlerimizin doyması ve sosyal olarak tatmin olmamız da gereklidir. Çünkü birçok insan kaç kalori aldığı ile değil, ne kadar çok yediği ve ne kadar zamanda yediği ile doyar. Çeşit çeşit salatalar ve haşlanmış sebzeler ile donatacağınız bir sofrada gözlerinizi yiyeceklerle buluşturup, yavaş yavaş iyi çiğneyerek yediğinizde daha gerçek doyarsınız. Servis tabaklarının küçük boylarının kullanılması da işe yarayan yöntemlerden biridir.



Porsiyon kontrolü sizde olsun.  
1-      Süper, mega, ultra boylar fiyat olarak cazip görünse de size kazandıracağı fazla kilolar ile gelecekte hem sizi hem de sevdiklerinizi üzer. Normal porsiyon ölçülerinden şaşmayın.
2-      Etiketler sadece kanun gereği basılmaz. Besin etiketleri aynı zamanda halkı bilgilendirmeyi amaçlar. Satın aldığınız besinlerin etiketlerini okuyarak bir porsiyonundaki enerji ve besin öğesi miktarlarını öğrenebilirsiniz.
3-      Mutfak tartısı kullanmak porsiyon ölçülerini öğrenmenin en kolay yoludur. Her hangi bir diyetisyen takibinde diyet yapıyorsanız, porsiyon konusunda birlik sağlamak için, başlarda, kısa bir süre boyunca evde tükettiğiniz besinleri tartın. Bu size göz aşinalığı kazandırarak, dışarıda da doğru porsiyon kontrolü yapmanıza ve diyetisyeninizle olan diyetinizde başarı şansınızın artmasına yardımcı olacaktır.  
4-      Büyük porsiyonları özlediğinizde koca bir kâse dolusu az zeytinyağı ilaveli salata tüketin. Yemekten sonra yemek üzerine koca bir tabak taze mevsim meyvesi dilimleyin ve yavaş yavaş iyi çiğneyerek tüketin.  
5-      Farklı besin gruplarını birbiri ile bütünleştirerek tüketmek, beslenmenizde denge oluşturur. Ekmek + et + salata iyi bir öğün oluşturur. Sebzeli tavuk + pilav + cacık da bir başka öğün için dengeli beslenmeye bir örnektir.
6-      Davetlerde servis edilen yağlı yiyeceklerin yarısını tabakta bırakın.
7-      Nerde olursanız olun doyduktan sonra porsiyonun tamamını bitirmek zorunda olmadığınızı unutmayın. İnsan içgüdüsü önünde bulunan besini tüketmeye yönelik mesajlar yollar. Yani porsiyon tabaklarınız veya servis edilen yemek porsiyonları ne kadar büyükse siz de o kadar tüketmeye eğilim kazanırsınız. Yapılan bilimsel araştırmalar da insanların tokluk hissi duymalarına rağmen servis devam ettiği sürece besin tüketmeye devam ettiklerini göstermiştir.

29 Temmuz 2013 Pazartesi

DİYET YAPANLARA CAN SİMİDİ: ÇİĞ KÖFTE


Temmuz ayı kapıdayken yaz için forma girme stresini de beraberinde getirdi. Havalar günden güne ısınırken fazla kilolar adeta içimizi ürpertiyor.  Çeşit çeşit diyet listeleri, sağlığımızı tehdit eden zayıflama hapları derken aç kalınacak uzun günler ve sevdiğimiz yiyeceklerden uzak durma çabasının getirdiği mutsuzluk da cabası. Hem tok tutan, hem zayıflamamıza destek sağlayan ve çok severek yediğimiz çiğ köfte bu zor sürece adeta mükâfat niteliğinde.

Son yıllarda kolay ulaşılabilir, lezzetli, pratik ve her keseye uygun olmasıyla tercih edilen çiğ köfte diyet yapan kişilere de can simidi oldu. Diyet yapanlar, hem sevdikleri çiğ köfteden uzak kalmayacaklar, hem de zayıflamak adına en büyük desteği çiğ köfteden görecekler.

SAĞLIĞIMIZA DOST

Uzman Diyetisyen Ali DERELİ: “Çiğ köfte 3-4 adet tüketildiğinde çok iyi bir ara öğün alternatifi olabilir. Esmer bulgurun kan şekerinize, cevizin kolesterolünüze, limon, acı ve baharatların metabolizma hızınıza olumlu etkilerini düşünecek olursak eğer çiğ köftenin iyi bir tercih olduğu kanaatine varabiliriz. Özellikle son yıllarda daha da yaygınlaşan fabrikasyon üretim ile et konulmadan yapılan çiğ köfteler sağlığı olumsuz etkileyebilecek bir takım olumsuzluklardan da uzaklaşmış durumda.  Bu durum da, iyi kalite belgelerine sahip, sağlıklı olarak hazırlanmış, paketlenmiş ve saklama koşullarına dikkat edilmiş çiğ köfteye diyetinizde rahatlıkla yer verebilirsiniz.” dedi.


“HALK SAĞLIĞININ ÖNEMİNİN BİLİNCİYLE ÇALIŞIYORUZ”


Tatlıses Gıda Fabrika Müdürü ve Gıda Müh. Elif ATTEPE: “ Son zamanlarda yarattığı sağlık problemleriyle gündeme gelen zayıflama haplarının birçoğunun içerisinde acı biber kullanıldığını hepimiz biliyoruz. Konunun içeriği derinleştikçe bu halk sağlığını olumsuz etkileyen ilaçlar yerine, bizleri hem tok tutacak hem de zayıflamamıza destek olacak Çiğ köftenin gündelik hayatın dışında diyetlerde de tercih edilmesi biz üreticilere önemli sorumluluklar yüklüyor. Mesela biz Tatlıses Çiğ Köfte olarak TSE ile ortaklaşa çalışmalarımız sonucu bir çiğ köfte kriteri oluşturduk ve halk sağlığını tehdit edebilecek her şeyi ürünlerimizden uzak tuttuk. Bizler halk sağlığı açısından gerekli olan ilk adımları attık bundan sonrada sosyal bilinçle çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.



19 Temmuz 2013 Cuma

KARATAY'A GÖRE TÜRK HALKINI ŞİŞMANLATAN HATALAR..

NEDEN Mİ ŞİŞMANLIYORUZ ??? İŞTE CEVABI..

Türk halkını şişmanlatan en büyük hatanın HAREKETSİZLİK olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, şişmanlatan hatalarımızı sıraladı.

En büyük sorun hareketsizlik!

Spor yapanların sayısı çok az. Genel olarak küçük yaştan itibaren hem spor yapmıyoruz hem de aktif değiliz, yürümüyoruz bile. Bu sorunun üzerine ciddiyetle gidilmesi gerekiyor.

Fazla ekmek tüketiyoruz, fast-food tarzı besleniyoruz

Maalesef çok fazla ekmek, tatlı ve unlu gıdalar tüketiyoruz. Özellikle gençler fast-food kültürüyle yetişiyor, hamburger, pizza, tost, sandviç, cips gibi yiyeceklerle karın doyurmaya çalışıyor ve kola, buzlu çay ya da gazoz gibi içecekleri sıklıkla tüketiyor.

Daha az meyve yenmeli, kuruyemiş çiğ olarak tüketilmeli

Çoğu kişi sağlıklı sanarak her gün neredeyse 2-3 kilo taze meyve yiyor. Ama kuruyemişten kilo aldırır diye uzak duruyor. Kuruyemiş tüketenler de, çiğ yemek yerine kavrulmuş ve tuzlanmış şekilde yiyerek büyük hata yapıyor. Kuruyemişler kabuğundan kırılıp çiğ olarak tüketilmelidir. Kavurarak ve tuzlayarak yemek son derece sağlıksız bir beslenme tarzıdır.

Kendi mutfağımızı yeniden keşfetmeliyiz...

Türk halkı kendi mutfağı ile değil, yabancı mutfaklarla yani tercüme diyetlerle zayıflamaya çalışıyor! Az az, sık sık yiyerek zayıflamaya çalışıyor, oysa sık sık yemek, sürekli ensülin hormonu salgılanmasına sebep oluyor ve farkında olmadan yağları eriten leptin hormonunun salgılanmasına engel olunuyor!

Temel proteinler olmadan sağlıklı kilo veremeyiz!

Proteinler, saçlarımızın, tırnaklarımızın, cildimizin, bağışıklık sistemimizin, tüm organlarımızın ve hayati önemi olan hormonlarımızın temelini meydana getirirler... Doğal olan temel proteinleri tüketmedikçe de kilo veremeyiz!


Günde 2.5 litre su içilmeli

24 saat içinde yeterli su içmediğimiz zaman da kilo veremeyiz. Her gün 2-2.5 litre kadar saf su içme alışkanlığını edinmemiz gerekiyor. Gün içinde azar azar, yudum yudum içerek bu alışkanlığı edinmemiz son derece önemlidir. İdrar rengimizin açık sarı olmasına dikkat etmeliyiz.

Doğal tereyağı ve sızma zeytinyağı tüketilmesi gerekiyor...

Halkımızın yaptığı bir diğer yanlış da sağlıklı yağlarla sağlıksız yağları yani trans yağları aynı kefeye koymak! Fazla kilo problemi olup zayıflamaya çalışanlar ve kilolarını korumak isteyenlerin, doğal tereyağı, soğuk sızma zeytinyağı ve temel olan Omega-3, Omega- 6 gibi yağları doğal şekilleriyle vücutlarına almaları gerekmektedir. Omega-3 ve Omega-6 yağlarına bilimsel olarak temel yağlar diyoruz. Çünkü insan vücudu bu yağları üretemiyor ve bu yağların dış destek olarak mutlaka alınması gerekiyor. Motorumuzun yağ değiştirme zamanı gelmiştir! Vücudumuza sağlıklı yağ girmediği sürece, birikmiş zararlı yağlarımızdan kurtulamayız! Kilo vermenin zorlaşmasının, ne yapılırsa yapılsın kilo verilememesinin (ve birçok dejeneratif hastalığın) asıl nedeni, vücut ve organizmanın hücre ve hücre zarlarında, Omega-3 ve Omega-6 gibi temel yağların ve fosfolipitlerin yani ‘lipitlerin’ eksik olmasıdır. Bu, bilimsel olarak gösterilmiştir. Bu nedenle, ‘yağlı’ olduğu gerekçesiyle zeytin ve kuruyemişlerden korkmak veya zeytin ve kuruyemişi az miktarda yemek doğru değildir!

D vitamini eksikliği ve demir eksikliği kilo vermeyi engeller!

D vitamini güneşin UVB ışınları etkisiyle derimizde üretilmekte, aynı zamanda gıdalarla da alınabilmektedir. En önemli besin kaynağı balık ve organ etleri dediğimiz, yürek ve karaciğerdir. Vücutta demir eksikliği varsa yine kilo verilemez! Aslında başta sinir ve stres olmak üzere birçok sıkıntının sebebi, demir eksikliğidir! Tabii bu eksiklik, dolaylı olarak kilo alımına sebep olur ve hormonların olumsuz etkilenmesi sebebiyle de kilo verme sürecini olumsuz etkiler.

LİMONLU YA DA SİRKELİ SU ZAYIFLATIR MI ?


DİYET YAPARKEN DUYDUĞUNUZ YANLIŞ BİLGİLER SİZİ YANILTMASIN!


Birçok kişinin diyet yaparken kulaktan dolma bilgilerle farklı yöntemler denediğini belirten Diyetisyen Ahmet Sancak, bu yöntemlerin genellikle yanlış olduğunun altını çizdi.
Diyet yaparken doğru bilinen yanlışları sıralayan Diyetisyen Ahmet Sancak, "Ekmeğin diyetten tamamen çıkarılması gerektiği inancı tamamen yanlıştır. Ekmek bizim için en önemli ve en doğru karbonhidrat kaynağıdır. Ekmeksiz bir beslenme programı düşünülemez. Tam buğday, çavdar ve tam tahıllı ekmekler hem glisemik kontrolü sağlamaya hem de enerji ihtiyacımızı karşılamaya yardımcı oluyor. Alınması gereken enerjiye göre, miktarlarına dikkat ederek ekmek tüketmeniz kilo almanıza değil, sağlıklı beslenmenize katkıda bulunacaktır. Protein ağırlıklı yemek yemenin sağlıklı kilo kaybı sağladığı inanışı da yanlıştır. Protein ağırlıklı beslenmede, vücut proteinleri sindirmek için çok fazla enerji harcar ve zayıflama olabilir. Ancak proteinlerle birlikte çok fazla yağda vücuda gireceği için kan yağlarında yükselme ve koroner kalp hastalıkları ortaya çıkabilir. Gut hastalığı gelişebilir. Ayrıca, proteinler vücuttan atılmak için kemikten kalsiyum çeker ve buda kemik erimesine neden olur. Bu durumda zayıflasanız bile geri kalan hayatınızı hasta bir insan olarak geçirirsiniz" dedi.

"Meyve kilo aldırmaz, istediğim kadar yiyebilirim" düşüncesi yanlış!
"Meyve kilo aldırmaz, istediğim kadar yiyebilirim" uygulamasının da yanlış olduğuna dikkat çeken Ahmet Sancak şu bilgileri verdi:
"Diyet süresince bol meyve ve çiğ sebze tüketebileceğimizi düşünürüz. 'Ne de olsa kalorisi yoktur' deriz. Çiğ sebze için sınırlama yokken meyve için aynısı geçerli değil. Çünkü meyveler şeker oranı yüksek besinlerdir ve basit şeker içerirler. Almanız gereken kaloriye bağlı olarak değişmekle beraber, günde ortalama 3-4 porsiyon meyve tüketebilirsiniz. Özellikle glisemik indeksi düşük olan meyveleri ana öğünler yerine, en uygun olan ara öğünlerde miktarlarına dikkat ederek tüketmemiz. Maydanoz suyunun zayıflattığı inanışı da yanlış. Maydanozun idrar söktürücü etkisi vardır. İdrar kaybı nedeniyle insan kendini hafiflemiş hisseder. Kilo kaybına ve yağ dokusu azalmasına hiç bir faydası yoktur.”
Limonlu suyun zayıflatıcı hiçbir etkisi yoktur


“Ayrıca, sauna gibi sıcak ortamlarda terlemenin zayıflattığının bilinmesi de yanlıştır. Sauna gibi sıcak ortamlarda terleyerek kaybedilen yağ değil sudur. Bu gibi sıcak ortamlar, organizmanın toksinlerden arınmasını, kasların gevşemesini, kırgınlığın atılmasını sağlar ancak zayıflatmaz. Kilo kaybetme açısından bakacak olursak, soğuk sıcaktan daha etkilidir. Sabahları aç karnına limonlu ve sirkeli su içmenin zayıflattığı inancı da yanlıştır. Limonun bağırsakları çalıştırıcı özelliği vardır. Limonlu ve sirkeli su vücuttaki asitleri temizlemeye yardımcı oluyor. Asitleri nötralize etmek yağların serbest kalmasını sağlıyor. Ancak bu yağlar, sadece diyet ve egzersiz yaparak yakılabiliyor. Yani soğuk ya da ılık suyun veya limonlu suyun zayıflatıcı hiç bir etkisi yoktur."

Kan şekeriniz düştüğünde…
"Kan şekerim düştü, tatlı yemeliyim" düşüncesinin de yanlış olduğunu belirten Sancak, "Kan şekeriniz düşüp, eliniz ayağınız titriyorsa asla tatlı yemeyin. Peynir ekmek daha iyi bir seçimdir. Tatlı yiyebilecekler sadece insülin kullanan şeker hastalarıdır" şeklinde konuştu.




17 Haziran 2013 Pazartesi

SQUAT (ÇÖMELME) HAREKETİ VE FAYDALARI

 
 
 
 
 
30 Gün boyunca SQUAT harekeri yapmak, kalçayı sıkılaştırır, kaldırır ve toparlar. İç bacak ve basen bölgelerindeki yumuşaklığı sıkılaştırır, sarkıklığı toparlar. Peki zamanımız varken neden yapmayı denemiyoruz ? Bu tarz sıkıntıları olan kişiler veya diyet yapanlar mutlaka 30 günlük SQUAT hareketini yapmalı ve aradaki farkı görmeliler. Ben bugün başladım darısı size ;)

 

Bacak Ve Kalça Şekillendirmek İçin Squat Hareketi

Bacak ve kalça şekillendirmek için squat hareketinin bol bol yapılması gereklidir. Squat çeşitleri dikkatli yapıldığı sürece vücut için faydalı olduğu kadar dik ve sağlam bir duruşun da anahtarıdır. Hareketi yaparken aşağıda anlatacağım uyarılara mutlaka dikkat etmelisiniz aksi takdirde sakatlıklar meydana gelebilir. Bel problemi olanlara çok tavsiye edilen bir hareket olmamakla birlikte bel, kalça ve bacakları hem güçlendiren, hem şekillendiren hem de yağ yakımını en iyi destekleyen harekettir.
 
 

Squat Hareketi Nasıl Yapılır ??

  1. Squat hareketini yaparken dikkat edilecek olan ilk husus belin konumudur.
  2. Öncelikle ağırlığı yerden kaldırmaya çalışmamalıyız. Bir yüksekliğe koyduğumuz ağırlık göğüs hizamız civarında olmalıdır. Altına girdiğimizde dizlerimiz hafif kırık olmalıdır ki dikleştiğimiz zaman ağırlık omuzlarımızda kalabilsin.
  3. Ağırlığı trapez kaslarımızın üzerine yerleştiririz.
  4. Barı trapezimize tam ortadan oturtmak önemlidir. Yoksa dengesiz pozisyonlar oluşabilir.
  5. Aşağıya doğru çökerken belimizi içe doğru, göbeğimizi ön tarafa doğru çıkartırken, kalçamızı dışa doğru çıkarmalıyız. Belde kamburluk oluşmamalıdır.
  6. Çökerken dizler ön tarafa doğru hareket etmemeli, kalça geriye doğru gitmelidir.
  7. Yüz daima ileriye dönük olmalıdır.
  8. Ayak uçları ileriyi göstermeli ve çöküp kalkarken ayaklar oynatılmamalıdır.




 

Squat Hareketi Ne İşe Yarar ?

“Kardiyo egzersiz programlarında” mutlaka olması gereken bir hareket olan squat hareketinin faydası çok büyüktür. Sadece bacaklar için değil tüm vücut kaslarının gelişimi için çok faydalıdır. Çünkü bacak kaslarını çalıştırmak büyüme hormonunu daha çok salgılamamızı sağlar ve böylece kol kası, kanat kası gibi vücudumuzun diğer kaslarını da geliştirebilmemizi sağlar. Vücut geliştirme ile uğraşanların çoğunun yaptığı hata tüm kasları çalıştırıp bacak kaslarını ihmal etmektir. Bacak çalışmalarına özel önem verilmesi gereklidir hatta mümkünse bacak kası çalışılan günde başka bir kas grubu çalıştırılmamalıdır. Birçok ülkede bacak gününe leg day adı verilir ve bu çalışma gününde sadece bacak kasları çalıştırılır. Bir sonraki gün de bacakların daha iyi gelişebilmesi için istirahat edilir.

Zayıflamak ve kilo vermek isteyenlerin aynı şekilde squat hareketini mutlaka yapması gereklidir. Bacak kaslarını en çok çalıştıran hareket olan squat, büyük bir kas kütlesini harekete geçirerek nabzı hızlandırır, kan dolaşımını arttırır. Böylece yağ yakımı hızlanır ve daha hızlı kilo verilir. Bunun yanında bacak ve kalçada birikmiş olan yağları hızlı bir şekilde yakmayı sağlar. Düzenli olarak squat yapan bir bayanda selülit olma ihtimali yoktur. Selülitli bir görüntü oluştuysa yine bu egzersizi düzenli olarak yaptığımızda, bu sıkıntıdan kurtulabiliriz.

 
 


Squat Çeşitleri Nelerdir ?

Squat hareketini değişik şekillerde yaparak öne çıkarmak istediğimiz kas grubunu değiştirebiliriz. Biraz önce bahsettiğim hareketin yapılışı ile ilgili açıklamalar normal squat hareketi içindi. Bunun yanında bacakların şekli, barın şekli ve çökme şekline göre squat hareketinin varyasyonları oluşturulabilir.