SAĞLIKLI BESLENME etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SAĞLIKLI BESLENME etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ağustos 2013 Cuma

HERKESİN DOĞRU PORSİYON ÖLÇÜSÜ KENDİSİNE ÖZELDİR


"Herkesin doğru porsiyon ölçüsü kendine özeldir "



Diyet yaparken dikkat etmemiz gerekenporsiyon ölçüsü

      Modern hayatın yaygınlaşması ile fast-food beslenme boyut değiştirdi. Artık, pizzaların boyutları daha çok büyüdü, hamburgerler ise daha da büyümekle kalmayıp, birçok sosla süslenip, büyük boy patates kızartması ile birleşerek albenisi yüksek menüler oluşturup, enerji bombaları haline geldiler. Geleneksel Türk fast-food’u olan lahmacun, simit, poğaça ve dürüm de miktar olarak öyle büyüdü ve birçok yiyecek çeşitleriyle birleşerek öyle cazip menüler oluşturdu ki dünya fast-food savaşlarında beslenme ortamımız hareketlendi. Fazla kilo almak kaçınılmaz bir durum haline geldi. Mega, ultramega menüler giderek yaygınlaştı. Sınırsız beslenme; açık büfe başlığı altında otellere, restoranlara, hafta sonu brunchları adı altında da tatil günlerimize baş köşeye yerleşti. Sonuç; porsiyonlar büyüdükçe büyüdü porsiyon kontrolü ise giderek zorlaştı.

      Olumsuz uyarıcıların ve çok kişilik porsiyon ölçülerinin artması dünyada ve ülkemizde beslenme alışkanlıklarının boyutlarını değiştirmek ile kalmadı aynı zamanda çocuk yaşlı dinlemeden bütün nüfusun obeziteyle tanışmasına sebep oldu. Obeziteyle tanışmamak için, bütün besinlerin kalori değerlerini bilecek kadar ayrıntıya girmeniz gerekmiyor. Korkmayın, ancak porsiyon ölçüleri ve sağlıklı beslenme dengesi konusunu öğrenip uygulamanız gerekiyor. 21. Yüzyılda modern dünyada sağlıklı olmak için modern beslenme bilimini öğrenmeli ve hayatımız içinde yaşamalıyız.  

Besinlerle aldığımız enerjiyi kontrol etmek için porsiyonlarımızın boyutlarını ve oranlarını kontrol etmek zorundayız. Porsiyon ölçüsü konusunda bilinçli davranmak, alınan fazla kalorilerin kesilmesine ve enerji alımının dengelenmesine olanak sağlıyor. Böylece sağlıklı beslenmek, fazla kilolarımızı sağlıklı vermek ve verdiğimiz fazla kilolarımızı hemencecik almamak olanaklı hale geliyor.  Beslenme tarzımızın sağlığımız üzerindeki etkileri de gün geçtikçe daha çok anlaşılıyor ve kabul ediliyor. Yeterli ölçüde beslenme ve dengeli öğünler oluşturma; gün be gün sağlıklı yaşamın mihenk taşlarını oluşturuyor. Sağlıklı ve mutlu yaşam sağlıklı beslenme paralelinde oluşuyor

Herkesin doğru porsiyon ölçüsü kendine özeldir.
      Porsiyon kontrolünü objektif olarak yapabilen ve porsiyon ölçüleri konusunda dengeli davranabilen kişi eğer besinlerde çeşitlilik de sağlayabiliyorsa; kilo yönetiminde başarılı olmakla kalmaz sağlıklı yaşamayı da elde edebilir.  

Yemek çeşidine göre bazı yiyeceklerin porsiyon ölçüsü torpilli olabilir.
Kendi metabolizmanıza ve besin çeşitlerine göre porsiyon ölçüsü yaratmalısınız. Buharda yağsız pişmiş sebzelerin, salataların porsiyonlarının büyük olması çok sağlıklı bir seçimdir. Ancak kalori yoğunluğu ve emilim hızı yüksek olan hamur işi yiyecekler (börekler, pastalar, tatlılar), yağ oranı yüksek kızartma ve kavurmalar, yağlı etler, gibi enerji değeri ve yükü yüksek olan yiyeceklerin porsiyonlarının olabildiğince küçük olması gerekir.

Et grubu olan protein ağırlıklı yiyecekler ise optimum seviyede tüketilmelidir. Eliniz büyüklüğünde bir balık veya tavuk olarak beyaz et veya bir avuç içiniz kadar kırmızı et sizin bir porsiyonda yemeniz gereken protein grubu yiyecek olarak yeterlidir. Sabah kahvaltısında elinizin 4 parmağı boyutunda peynir, ihtiyacınız olan sabah proteinini karşılar. Süt veya yoğurt grubu yiyeceklerden, 2 su bardağı süt veya yoğurt olarak dilediğiniz şekilde tüketebilirsiniz.

Porsiyon ölçüleri ne kadar ölçülü tutulur ve temel besin grupları enerji miktarına göre denge sağlanırsa sadece evde değil, ev dışında da günlük enerji alımını takip etmek o kadar kolay olur. Bu şekilde benzetmeler yapmak dışarıda doğru porsiyonlamayı sağlamakta yararlıdır.
      Sofradan tok kalkmak için gözlerimizin doyması ve sosyal olarak tatmin olmamız da gereklidir. Çünkü birçok insan kaç kalori aldığı ile değil, ne kadar çok yediği ve ne kadar zamanda yediği ile doyar. Çeşit çeşit salatalar ve haşlanmış sebzeler ile donatacağınız bir sofrada gözlerinizi yiyeceklerle buluşturup, yavaş yavaş iyi çiğneyerek yediğinizde daha gerçek doyarsınız. Servis tabaklarının küçük boylarının kullanılması da işe yarayan yöntemlerden biridir.



Porsiyon kontrolü sizde olsun.  
1-      Süper, mega, ultra boylar fiyat olarak cazip görünse de size kazandıracağı fazla kilolar ile gelecekte hem sizi hem de sevdiklerinizi üzer. Normal porsiyon ölçülerinden şaşmayın.
2-      Etiketler sadece kanun gereği basılmaz. Besin etiketleri aynı zamanda halkı bilgilendirmeyi amaçlar. Satın aldığınız besinlerin etiketlerini okuyarak bir porsiyonundaki enerji ve besin öğesi miktarlarını öğrenebilirsiniz.
3-      Mutfak tartısı kullanmak porsiyon ölçülerini öğrenmenin en kolay yoludur. Her hangi bir diyetisyen takibinde diyet yapıyorsanız, porsiyon konusunda birlik sağlamak için, başlarda, kısa bir süre boyunca evde tükettiğiniz besinleri tartın. Bu size göz aşinalığı kazandırarak, dışarıda da doğru porsiyon kontrolü yapmanıza ve diyetisyeninizle olan diyetinizde başarı şansınızın artmasına yardımcı olacaktır.  
4-      Büyük porsiyonları özlediğinizde koca bir kâse dolusu az zeytinyağı ilaveli salata tüketin. Yemekten sonra yemek üzerine koca bir tabak taze mevsim meyvesi dilimleyin ve yavaş yavaş iyi çiğneyerek tüketin.  
5-      Farklı besin gruplarını birbiri ile bütünleştirerek tüketmek, beslenmenizde denge oluşturur. Ekmek + et + salata iyi bir öğün oluşturur. Sebzeli tavuk + pilav + cacık da bir başka öğün için dengeli beslenmeye bir örnektir.
6-      Davetlerde servis edilen yağlı yiyeceklerin yarısını tabakta bırakın.
7-      Nerde olursanız olun doyduktan sonra porsiyonun tamamını bitirmek zorunda olmadığınızı unutmayın. İnsan içgüdüsü önünde bulunan besini tüketmeye yönelik mesajlar yollar. Yani porsiyon tabaklarınız veya servis edilen yemek porsiyonları ne kadar büyükse siz de o kadar tüketmeye eğilim kazanırsınız. Yapılan bilimsel araştırmalar da insanların tokluk hissi duymalarına rağmen servis devam ettiği sürece besin tüketmeye devam ettiklerini göstermiştir.

20 Ağustos 2013 Salı

ŞEFTALİ DEYİP GEÇMEYİN

Diyetisyen&Yaşam Koçu Gizem Şeber'in önerileri ile…

Faydaları saymakla bitmeyen bu meyveyle yapabileceğiniz üç kolay tatlı tarif

Şeftali, yaz sofralarının vazgeçilmez meyvelerinden biridir. Tadı ve kendine has kokusu ile bizi kendine çeken bu meyvenin sağlık açısından da birçok faydası var. 


DÜŞÜK KALORİLİ!
Şeftalinin 100 gramı sadece 39 kalori içerir. 1 orta boy şeftali yaklaşık 70 kaloridir. Diyetlerde 1 adet şeftali 1 porsiyon meyve yerine geçer. 

ANTİOKSİDAN KAYNAĞIDIR!
Gün boyunca hava, su ve diğer çevresel faktörler nedeniyle ve yediklerimiz/içtiklerimiz sebebi ile vücudumuzda oluşan sağlığımız açısından zararlı ve yaşlanmayı hızlandırıcı serbest radikallerin bedenimizden atılmasına yardımcıdır. Besinlerin antioksidan içeriklerine göre verilmiş puanlama olan ORAC değeri yarım şeftali için 1814’tür. Zeaksantin, lutein ve beta-kriptoksantin isimli antioksidanları içerir. 

C VİTAMİNİ KAYNAĞI!
Bağışıklık sistemimizi güçlendiren, kas yapımına yardımcı, deri hücrelerimizin yenilenmesinde rolleri olan C vitamininden zengin bir kaynaktır. Günde 1 adet şeftali tüketerek günlük C vitamini ihtiyacımızın %12’sini karşılayabiliriz. 

GÖZ VE AKCİĞER SAĞLIĞI İÇİN FAYDALI!
Şeftali, vücutta A vitaminine dönüşen beta-karotenlerden zengindir. A vitamini; görme fonksiyonlarımız ve solunum sistemimiz açısından önemlidir. Yeterli A vitamini alanların akciğer kanserine yakalanma risklerinin daha düşük olduğu bilinmektedir. 

TANSİYON DENGELEMEYE YARDIMCI!
Yüksek kan basıncını düşürmek için tuzu azaltmanın yanı sıra, yüksek potasyumlu beslenmek gerekir. Bir adet şeftali ortalama 300 mg potasyum içerir ve bu içeriği ile zengin potasyum kaynağıdır. 

BRONZLAŞMAYA YARDIMCI!
Şeftali, içerdiği beta-karotenler ile daha kolay brozlaşmamıza da destek olan bir meyvedir. 


ŞEFTALİ JÖLESİ (4 KİŞİLİK) 

Hazırlama süresi: 30 dakika (4 saat servis öncesi bekleme süresi vardır) 
1,5 su bardağı şekersiz limonata
10 gram toz jelatin
½ limonun suyu
3 silme tatlı kaşığı toz tatlandırıcı
2 adet şeftali (soyulmuş ve ince dilimlenmiş) 

Yapılışı: Küçük bir tencerede limonatayı hafifçe kaynatın. Ateşten alın ve jelatini ekleyin. Karıştırın ve 20 dakika bekletin. Limon suyunda tatlandırıcıyı hafif sıcaklıkta eritin. Dört tatlı kâsesine şeftali dilimlerini eşit paylaştırın. Tatlandırıcı karışımını jelatinli karışım ile karıştırıp şeftali dilimlerinin üzerine eşit paylaştırın. 4-5 saat buzdolabında bekletin. Soğuk servis yapın. 

Beslenme Notları: 1 porsiyonu 50 kaloridir. Potasyum ve C vitamini içerir. 



ŞEFTALİ KUP (4 KİŞİLİK) 
Hazırlama Süresi: 15 dakika
400 gram yağsız yoğurt
4 silme yemek kaşığı toz tatlandırıcı
800 gram frambuaz
8 adet orta boy şeftali (soyulmuş, dilimlenmiş) 
2 adet yulaflı bisküvi (kırılmış, servis için) 

Yapılışı: Yoğurt ve 2 yemek kaşığı tatlandırıcıyı karıştırın. Frambuazın yarısını karışıma ilave edin. Karışımı blenderdan geçirin. Dört dondurma kupuna 4 adet şeftaliyi dilimleyerek paylaştırın. Frambuaz karışımını ilave edin. Bir kat daha şeftali dilimleri dizip, frambuazlı karışımı yeniden paylaştırın. Her bir kupun üzerini şeftali dilimi, frambuaz ve kırılmış bisküvi ile süsleyin. 10-15 dakika buzdolabında bekletip servis yapabilirsiniz. 

Beslenme Notu: 1 porsiyonu 200 kaloridir. Kalsiyum, B2, B12,C vitamini ve potasyum içerir. 



FIRINDA ZENCEFİL KREMALI ŞEFTALİ (4 kişilik) 

Hazırlama süresi: 25 dakika
6 adet şeftali (yarıya bölünmüş, çekirdekleri çıkarılmış) 
1 paket vanilya
2 yemek kaşığı dolusu esmer şeker
Kıyılmış zencefil (süslemek için) 
Nane yaprakları (süslemek için) 
Kreması için: 
200 gram yağsız yoğurt
1 yemek kaşığı dolusu toz tatlandırıcı
1 tatlı kaşığı toz zencefil 

Yapılışı: Fırını 180 derecede ısıtın. Şeftalileri fırın tepsisine dizin. Vanilya ve esmer şekeri üzerilerine eşit olarak serpiştirin. 15 dakika pişirin. Diğer tarafta krema malzemelerini çırparak iyice karıştırın. Servis kâselerine pişmiş şeftalileri yerleştirin. Üzerine çırpılmış kremayı ilave edin. Kıyılmış zencefil ve nane yaprakları ile süsleyin. 

Beslenme Notu: 1 porsiyonu 145 kaloridir. Kalsiyum, B2, B12,C vitamini ve potasyum içerir. 

25 Temmuz 2013 Perşembe

RAMAZAN AYINDA BESLENMENİN PÜF NOKTALARI


DİYETİSYEN VE YAŞAM KOÇU GİZEM ŞEBER, RAMAZAN AYLARINDA NASIL BESLENMEMİZ GEREKTİĞİNİ ANLATIYOR.

RAMAZAN AYLARINDA NASIL BESLENMEK GEREKİR? 

On bir ayın sultanı Ramazan evlerimize ve gönüllere misafir olmaya başladığı bu günlerde aslında beslenme düzenimizde de derin değişiklikler oluşuyor. Öğün sayısı azalıyor ve öğün saatleri değişiyor. Gün boyunca bedenin yaşadığı açlık; metabolizmayı yavaşlatarak kilo almamızı ve yağ dokusunda artışı kolaylaştırıyor. Ayrıca yanlış beslenme bu dönemde özellikle ani kalp krizlerine, mide ağrılarına, gaz sancılarına da davetiye çıkartıyor. Bu nedenle Ramazan ayında beslenmemize ayrı bir özen göstermemiz ve uygun beslenme stratejileri geliştirmemiz gerekiyor. 


AMAZANA ÖZEL BESLENME STRATEJİLERİ
Günün en önemli öğünü nasıl kahvaltı ise, Ramazan aylarında en önemli öğün de sahurdur. Sahura kalkmak, açlık süresini kısalttığı için gün boyunca halsizlik, isteksizlik ve bayılma gibi durumların ortaya çıkması riskini azaltır. Sahurda tüketilecek besinler de özenle seçilmelidir. Çok yağlı ve ağır yiyecekler; sindirimi zorlaştıracağı için mide bulantısına ve ağrılarına neden olabilir. Tuz içeriği yüksek besinler ise gün içerisinde susamayı kolaylaştıracaktır. Sahurda şeker ve şekerli besinlerin aşırı tüketimi ise, kan şekerinin daha çabuk düşmesine neden olarak daha çabuk açlık hissedilmesine yol açabilir. İdeal bir sahur öğününde; peynir çeşitleri, tam buğday ekmeği, haşlanmış yumurta, 2–3 adet yeşil zeytin, bol söğüş sebze veya 1–2 porsiyon meyve yer alabilir. İçecek olarak iyi kalite protein kaynağı olan sütün tercih edilmesi, tokluk süresini uzatır. Fakat açık çay ve bitki çayları da içecek olarak tercih edilebilir. Eğer sahurda yemek yenilecekse; ezogelin, mercimek gibi kurubaklagil çorbaları, yoğurt çorbaları ve zeytinyağlı yemekler tercih edilmelidir. 2–3 dilim tam buğday ekmeği ve bir kâse az zeytinyağlı salata ile öğün tamamlanabilir. Kesinlikle unutulmaması gereken nokta ise sahurda öğünü 1–2 bardak su ile noktalamak gerektiğidir. Sahurdan sonra hemen uyumanın sindirimi güçleştirebilecek bir faaliyet olacağı unutulmamalıdır. 
İftar mönüsü ve iftar mönüsünde zamanlama da oldukça önemlidir. Gün boyunca aç kalan vücut, sindirimde zorluk çekebileceği için hafif ve az yağlı besinlerin tercih edilmesi önem taşır. Diğer önemli bir konu ise iftar öğününün tek seferde tüketilmemesi gerektiğidir. İftar öğünü ikiye bölünmeli, ilk kısmı hafif bir ara öğün gibi geçiştirilmeli ikinci kısım ise akşam yemeği olarak düşünülmelidir. Eğer iftarda misafirlik veya başka bir sebepten ötürü öğünü bölmeniz mümkün olmuyorsa mutlaka besinleri iyi çiğnemeye, her lokmadan sonra çatalı-bıçağı bırakarak yeme sürecini yavaşlatmaya çalışmalısınız. 


Oruç; su, 1–2 adet hurma veya 1–2 adet zeytin ile açılabilir. İftarın ilk kısmında 1 kâse çorba veya kahvaltılık çeşitlerinden oluşan küçük bir öğünün, 1–2 dilim ekmek ve 1 kâse yoğurt veya cacık ile tüketilmesi yeterli olacaktır. Öğünün ikinci kısmında ise ızgara veya fırında pişmiş et, tavuk veya balığın yanında zeytinyağlı sebze yemeği tercih edilebilir veya etli sebze yemeği tüketilebilir. Ekmek tüketilmiyorsa 1–2 ufak dilim Ramazan pidesi veya 2–4 kaşık az yağlı pilav veya makarna tercih edilebilir. Salata veya söğüş sebzeler ile öğünü sağlık açısından tamamlamanız mümkün olacaktır. 
İftardan sonra başlayan atıştırma isteği ise meyve ile tamamlanmalıdır. Böylelikle gün boyunca ihtiyaç duyduğumuz vitaminleri vücudumuza kazandırmış oluruz. Mevsim meyvelerinden 1-2 porsiyon tercih edilebilir. İftardan hemen sonra çay veya kahve tüketilmemelidir. Yemekten en az 45 dakika sonrasında açık çay veya açık kahve aşırıya kaçmadan tüketilebilir. 
Su tüketiminin yeterli olması Ramazan’da ayrı bir önem taşır. Birçok kişi bu süreçte özellikle iftar sonrası içtikleri çay, kahve ve asitli içeceklerin su yerine geçtiği inancı taşır. Oysa kafein içeriği yüksek olan bu içecekler, vücuttan su atımını arttırır. Bu durumda, baş ağrıları, halsizlik ve motivasyon-konsantrasyon düşüklüğü yaratır. Ramazan süresince de her gün 1,5–2 litre su tüketilmelidir. Suyu yudum yudum tüketmek ve kısa sürede yüksek miktarda su içmemek; tansiyon düzeyini korumak ve mide kramplarından sakınmak için önemlidir. 

Gün boyunca süren açlık nedeniyle, iftar sonrasında kişinin tatlı isteği genellikle artmaktadır. Tatlı isteğinin artmasının nedeni gün boyunca kan şekerinin düşük olmasıdır. Tatlı krizlerinde ağır hamur tatlıları yerine, sütlü ve meyveli tatlılar tercih etmek; hem kilo alma riskini azaltacak hem de kan şekerinin hızlı yükselmesine bağlı terleme, uyuşukluk hissi gibi problemlerin ortaya çıkmasını engelleyecektir. En sağlıklı tatlının taze meyve olduğunu ise unutmamak gerekir. 


YAZA GELEN RAMAZAN AYINA ÖZEL PÜF NOKTALARI

Sahura mutlaka kalkmalısınız. Sahurda süt, su, ayran, şekersiz bitki çayı gibi sıvılara mutlaka yer verin. 
Orucunuzu açtığınız gibi kavun, karpuz gibi şeker içeriği yüksek meyvelere yönelmeyin. Bunlar kan şekerini hızlı yükselttiği için yağlanmanızı kolaylaştırır. Meyveyi iftardan en az 1 saat sonra tüketin. 
Ramazan ayını kilo alarak tamamlamak istemiyorsanız, gece yatmadan önce yemek tüketip, bu öğünü sahur yerine koymayın.  
İftarın hemen üzerine tatlı ve meyve tüketmeyin. 
İmkanınız var ise iftardan 1-2 saat sonra hafif tempolu yarım saatlik bir yürüyüşe çıkın.